Timaş Yayınları
533 Sayfa
Bu kitabı alalı bir yılı geçmişti. O zamanlar çok lanse edilip çok beğenildiği için merakıma yenik düşüp almıştım. Tabi o merakla 1 yılı aşkın süre okumadım :) Kitap Kardeşliği'nde çok istenildi ama bir türlü yeterli kadar da oya sahip olmadı. Yakında okunur bekle biraz dedikten sonra Ocak ayı kitabı olarak seçildi ve ben artık bu kitaba bir vesileyle okudum.
Kitabı ve yorumlarını okumadan önce kitapla ilgili beklentim arka kapak yazısına göre şöyleydi: Kitaptaki iki ana karakter Zehra ve Settarhan kitabın başında yolları kesişecek ve Trabzon - Tebriz - Tiflis... vs. hattında hayatları devam edecek diye bir düşünce içerisindeydim. Kitabı okuyorum yok bir türlü kesişmedi yolları. Kesiştiğinde de birlikte olan anıları azdı, tek bu yanını beğenmedim. İlk kez Nazan Bekiroğlu'nu okudum ve kitabı bu şekilde kurgulayacağını da düşünmemiştim. Çünkü anıları anlatan fotoğraflara bakarken o dönemin içine düşüyor ve siz bir anda kendinizi o dönemde buluyorsunuz. Karakterle birlikte gezilen yerler gözümde canlandıkça oraları da gezmek görmek isteğiyle doldum. Bu nedenle gölge gibi karakterleri izlemeyi çok sevdim ve çok beğendim. Savaş zamanında yaşanılan seferilikle birlikte şahit olunan zorlukları bu şekilde okuyup sindirmek hem üzücü bir his bırakıyor hem de kitabın ne kadar güzel yansıttığını gösteriyor. Yazarın kullandığı dil ise eski Türkçe'den kelimeler barındırıyor. Bunun için Nar Ağacı'nın sitesinde bir sözlükte var ama çok da ihtiyacım olmadı gibi.
Böyle güzel bir romanı geç okuduğum için biraz pişmanım ama olsun okudum ve bir iz bıraktı. Okuma Şenliğine kattım bu kitabı. 5 kitabı yayınlanmış bir yazarın herhangi bir kitabın okuyanlara olan kategori sayesinde 25 puan kazandım !
Benim de merak ettiğim kitaplardan birisi.
YanıtlaSilOkumaya hazır olduğunuzda keyifle okunacak bir kitap.
Sil