28 Şubat 2014

Frankenstein: Ölümsüzlerin Savaşı


  
  Fragmanını ilk izlediğimde kesinlikle gitmeliyim dediğim filmlerden biri oldu. Tabi gitmem yazana kadar baya oldu. Film pek fazla konuyla değil efektlerle ilerliyor ve ben biraz efektler için gittiğimden çok beğendim. Imax ile izleyince efektlerin etkisi harika. Bu yüzden hafif bir hastalıkla gidip filmden çıkınca kendimi çok kötü hissettim, aşırı ses vardı. Filmi iyi günde izlemek lazımmış. Görsel olarak çok beğendiğim bir filmdi. Duygularıma hitap etmese de görsel olarak tam istediğim filmlerden biriydi. 

27 Şubat 2014

Yıldız Tozu - Neil Gaiman



İthaki Yayınları
292 Sayfa 
18 TL

  Kitabı okuyalı benim için çok oldu ama bir süre bloga yazasım gelmedi, hem de çok yoğunum. Her şeyin kesinleşip bir an önce eski okuma hızıma dönmek istiyorum :( Bir süredir taslakta bekleyen yazıyı tamamlayıp sonunda yayınlayabiliyorum.

  Star TV'de çokça gösterilen bir film vardı, Yıldız Tozu. Hiçbir zaman filmin başına denk gelemesem de ortasından başlayıp o büyülü dünyaya dalıyordum. Sonra kitabı olduğunu öğrendim, okumalıyım diye yıllar önce kendime söz vermiştim. Erteleye erteleye bu yıla kısmetmiş diyeyim. Tabi bu da Okuma Şenliği'nde SaklamaKabı'nın yaptığı liste sayesinde görüp okuma yazma öğrendiğimiz yıla uyduğu görünce hemen alıp okumalıyım oldu.  

  Filmi önceden izlediğim için acaba kitabı nasıl bulacağım korkusu vardı biraz. Filmi son iki yıldır izlemediğim için aklımda temel şeyler kalmış bu yüzden filmle karşılaştırma yaparak gitmedim. Filmin başını da hep kaçırdığım için kitaba başladığımda karakterler kafamda daha iyi şekillendi, tabi film de böyle birisi var mıydı diye sorularla da filmi düşünmedim değil. Kitap üç ayrı hikayeden oluşuyor aslında, her hikayenin farklı bir sonucuyla bir bütüne gidiliyor. Düşen yıldızın peşinden farklı amaçlarla koşan insanların akıbeti ile ilgili fantastik bir kitap. 

  Okuduğumda beni içine alan, karakterleri peşinden takip ederek bitirdiğim harika kitaplardan biriydi. Ara ara açıp okuyacağım kitapların başında. Yakında filmini izleyip tekrar o dünyaya dalıp mutlu olmak istiyorum. 

13 Şubat 2014

[Blog Tur] Anna Kan Giyinmiş Kız - Kendare Blake | Ön Okuma


"DÜŞÜNCELER ZAMANLA BULANIKLAŞIP KAYBOLUR AMA GÖZLER HİÇBİR ŞEYİ UNUTMAZ"

Kitap: Anna Kan Giyinmiş Kız / Anna Dressed in Blood
Yazar: Kendare Blake
Seri: Anna #1
Yayınevi: Martı Yayınları
Tür: Genç Yetişkin, Korku, Fantastik
Sayfa Sayısı: 350
Fiyat: 19 TL

Cas Lowood, ihbarlar üzerine hayaletlerin peşine düşerek onları yok eden bir hayalet avcısıdır. Yeni görevi ise, evine adım atan herkesi acımasızca öldüren hayalet Anna Korlov'u yakalamak ve ondan kurtulmaktır.

Fakat Cas bu kez daha önce hiç rastlamadığı türden bir hayaletle karşı karşıyadır. Anna'nın içindeki, insanları öldürme isteğinin nedenini öğrendiğinde onun hayatına ve ölümüne dair sırlarla örülü gerçekleri de su yüzüne çıkarır.

Yirmi beşten fazla dile çevrilen ve birçok ödül alan Kan Giyinmiş Kız sizleri doğaüstü fantastik kurgunun romantik öğelerle harmanlandığı sıra dışı bir hikayeyle tanıştırıyor.


  Korku dolu bir turun ikinci gününden merhaba! 

  Kitap başladığı ilk sayfayla birlikte korkuyu beraberinde getiriyor. İsmi bir garip olsa da kısaca Cas, babasının mesleği olan hayalet avcısı ve insanları ölüme gönderen garip bir hayaletin peşine düşüp yakalamaya çalışıyor. İlk sayfalara böyle heyecanlı bir şekilde başlayınca gerisi nasıl olur diye meraklar içindeydim. Açıkçası Anna'yı çok merak ediyordum ve eğer kitabın sonlarına doğru ortaya çıksaydı hayal kırıklığı içinde olurdum, neyse ki öyle olmadı. Cas aldığı bir bilgi üzerine Anna'yı yakalamak üzere yola çıkar. Cas sadece emin olunan bilgilere göre hareket etmesine rağmen Anna hakkında sadece ufak tefek emin olunmayan bilgilere göre hareket ediyor. Peki Anna'nın özelliği ne ki, Cas onun için yola çıkıyor? Devamı için bilgi veremiyorum :)

  Hayalet avcısı denince aklıma çizgi film gelip elinde süpürgeyle gezmesi geldi doğal olarak ama öyle değil tabi. Daha karizmatik bir hayalet avcısı ve daha havalı bir öldürme şekli var. Kitabı o kadar soluksuz okumuşum ki kısa bir ara verince ne kadar gerildiğimi hissettim. Böyle bir şeyi beklemiyordum açıkçası. Aslında yazar çok fazla değişik özellikleri bir karakter yazmamış. Klasik hayalet hikayeleri gibi. Okuduktan sonra anladım klasik hikayeler güzeldir, hayalet hikayeleri ayrı güzeldir, modası hiç gezmez. 

  Hayaletleri özlediyseniz hemen alın okuyun o kadar sürükleyici ki bir günde bile bitirebilirsiniz! Öncesinde çekilişte şansınızı denemeyi unutmayın ^^ 

  Kitabı almadan önce ilk sayfaları okumak isterseniz buyrun: 

ÖN OKUMA




12-18 Şubat Tur Programı


12 Şubat sohbetedecekkimseyok.blogspot.com | Çekiliş
13 Şubat segesegese.blogspot.com | Ön Okuma
15 Şubat kutsalyorumcu.blogspot.com | Yazar Tanıtımı
16 Şubat mirielenda.blogspot.com | Alıntılar
17 Şubat thcodex.blogspot.com | Tanıtım Videoları
18 Şubat sssuigenerisss.blogspot.com | Bunları Biliyor Musunuz?




6 Şubat 2014

Okuma Şenliğinde Son Bir Ay


  Kış Okuma Şenliğini 3 Mart'ta bitiyor, bir aydan da kısa bir süre kaldı. Elimde bu kitaplar kaldı. Listemi de çok değiştirdim ama yok bitiremeyecek gibiyim. Yine de 3 Mart'a kadar ne kadar okusam kardır. Bakalım kaç kitapla bitirebileceğim? 

Kitaplık


  2 gün önce kitaplığımda yer kalmaması üzerine bir el atayım dedim. Renklerine göre dizmeyi çok istiyordum biliyorum olmayacak çünkü fazlaca seri kitaplarım var ve siyah-beyaz kitaplar ağırlıkta. Olduğunda ise şöyle oldu. İçime sinmedi bozdum, yeniden dizdim.


  Belli bir şekle göre dizmedim. Düzensiz gözükse de daha çok yer açtım, yeni kitaplar doldursun oraları. Bölmelerde ne var ne yok diye merak ediyorsanız bu albüme alabilirim sizi :)

5 Şubat 2014

Karlar Ülkesi - Frozen


  Yazdan beri Frozen'ın facebook sayfasından bu animasyonu takip edip duruyordum. Çizimleri çok sevimli hem de kar temalı. Kar yağmayan günlerde sanki film boyunca dışarıda kar yağıyor gibi bir hisse kapılıyorum, bu nedenle kar temalı animasyonlara bayılıyorum. Şu ana kadar en beğendim animasyon olan Efsane Beşli'ye benzer sanırım umuduyla bekledim. Sinemada izlemek istediğim için ilk vizyona girdiği gün hemen gittim. 
  Başlarda güzeldi, karakterleri sevimli bulup tatlılıklarına bakıyordum. Ama sonra çok fazla müzikal sahnesi olunca biraz boğdu beni. Yazdan beri ben bunu mu beklemişim oldu. Tek favori sahnem Elsa'nın buzdan şato yapmasıydı, bayıldım o kısma. Fakat diğer yerleri biraz sıkılarak izledim. Tabi animasyon olunca ebevynler tutmuş çocuklarını getirmiş hemen, bu olayı pek sevmesem de mecbur diyorum. Bir de altyazı olmayınca kötü oluyor, DVD hali çıkınca bir de altyazıyla izleyeceğim. Kışı özlediğim zaman bunla Jack Frost'umu izler dururum *-*

4 Şubat 2014

Obsidiyen - Oniks - Opal - Jennifer L.Armentrout (Lux #1,2,3)



DEX Kitap
354 - 395 - 419 Sayfa

  Genç yetişkin türünü sevenlerden okumayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Kim bilir Okuma Şenliği olmasa daha ne zaman okumazdım. Çok çok popüler olduğu için biraz uzak duruyordum ama çok da sevildiğini bildiğim için merak da ediyordum. Okudum da rahatladım.

  İlk kitap güzel başladı uzaylı, yakışıklı vs. olaylar güzel ilerliyordu. Oniks'le olaylar ve romantizm orta karardı. Opal'de ise romantizm üst doruktaydı ve bu hiç hoşuma gitmedi. Sürekli olarak yok kaslar yok öpücükler bahsedilip durdu. Arada da önemli olaylar verildi gibi oldu. Açıkçası gittikçe beğenim düştü. Bir hafta boyunca her gece okuyunca Deamon ve Kate ile birlikte yaşıyormuş gibi oldum. Şöyle de bir gerçek var ki acayip sürükleyici ve merak ettirici. Bu nedenle seriye bayılmasam da Köken'i okumak için sabırsızlanıyorum. Kitapta sevdiğim bir şey şu ki; taşlarla olan bağlantılar, onlar çok güzeldi.

  Okuma Şenliğinde bir serinin iç kitabını okuyanlara 40 puan verildiği için bu seriyi seçtim. Hem kafam rahat etti hem puan kazandım :)


4. Kitap Ağacı Ankara Buluşması


  1 Şubat'ta Kitap Ağacı'nın Ankara buluşması vardı her ay olduğu gibi ve bu ay şimdiye kadar ki en bol katılımlı buluşma oldu. Organizasyonu Ebru Unutmaz üstlenmişti ve ellerine sağlık ki çok güzeldi. Sohbetler edildi çekilişler yapıldı, ayraçlarımız oldu. Bende yapmıştım bir sürü ayraç ama istediğim gibi olmayınca yarıda bıraktım getiremedim. Umarım diğer buluşmaya güzel bişeyler yapabilirim.


  Her buluşmada çok güzel insanlar tanıyorum ki benim çekingen yapıma karşı müthiş bir şey. Çünkü hemen insanlarla tanışan biri olamıyorum :( Kitaplarla beslenmek'ten Eral Hanımı tanıyınca orada olmasına çok sevindim. Kalabalık olması nedeniyle maalesef herkesle konuşma fırsatı olmuyor ya da çekingenliğimden de gitmeye utanıyorum :) 


  Bu ay bir de yazar konuğumuz vardı, Ozanser Uğurlu. Aşk üstüne, psikoloji üstüne konuşmalar yapıldı, kitapları hakkında fikir edindik. Benim pek ilgimi çekmediği için kitaplarını almadım ama konuşuldukça merak dürtüsüne engel oldum, okunacak kitap çok diye. 
  Öbür buluşma Mart'ta ve organizasyon Pinuccia'dan merakla bekliyorum. Ankara'daysanız kitap seviyorsanız bence bir uğrayın :)
  Bu güzel fotoğraflar içinde Hayata Dönüş Yolculuğu'na tekrar teşekkür ederim. ^^

2 Şubat 2014

Kitap Alışverişi #16


  Ankara'daki Kitap Fuarının son haftasında Kitap Ağacı buluşması vardı. Pinuccia ile birlikte sahafları ikinci kez turladık. Bu da demek oluyor ki ikinci kez maddi çöküş yaşandı :) Aldıklarım topluca böyle. 


  Pinuccia ile çok beğendiğimiz bir sahaf amca vardı. İstanbul'dan gelmiş ve bir sürü kitap getirmiş ama çok fazla kitap kuleleri ve dağınıklıktan bazen bulamadım, bakamadım. Daha çok kitap almıştım ama aldıklarım 100'ü aşınca eledim de eledim 4 kitaba kaldım ve en güzellerini aldım. Maalesef indirimi çok yapmadı, o kadarda almıştık öncesinden bari birisini hediye etseydi :) Medyum ilk basımmış, tabi ki aldım. Suç ve Ceza'yı ciltli çok aramıştım böyle güzel bir kapakla bulunca aldım iki cilt 30 liraydı. Steinbeck'in de 4 kitabı ciltli halini buldum. O kitapların Varlık Yayınları hali de var ama yine de aldım. 


  Tırpan Pinuccia'nın hediyesi (!) ya da elinden almaca oldu biraz :) Ömer Seyfettin'in kitabı 1938 basımı ve 5 liraydı, iç yaprakları çok iyi durumda.


  Tezgahlara bakarken yine başka bir sahaf amca tüm kitapları indirdik 5 lira İstanbul'da olsa 5 dakikaya bitmişti, bir daha Ankara'ya gelemeyeceğim gibi sözler söyleyince alacağımdan daha fazla aldım. İki Agatha baya eski olmalı ama şimdi yıllarını hatırlayamadım. Bir de Sürgün'ü aldım.


  Aynı amcadan bu iki ciltlileri de aldım 1940'lı yıllara ait.


  Soldan üç kitap yine o amcadan. Genelde böyle yeni kitapları sahaftan almazdım korsan olabilir mi acaba diye içimden düşününce o sırada bizde korsan olmaz deyince aldım. Aldım ama şuan kara kara düşünüyorum. Mor İmparator'un 5 kitaplık bir serisi varmış bu ikinci kitapmış ama diğer üç kitap Türkçe'ye çevrilmemiş diye gördüm. Lee Child'ın kitabı ise 18 kitaplık bir seriymiş ve bu 12. kitabıymış, bu ikisini okusam mı okumasam mı hiç bilemiyorum halbuki beğenerek almıştım. Marilyn'in bu kitabı da bir ara popülerdi 5 lirayken alayım bari dedim. Kırmızı Kedi Yayınları o gün Kitap Ağacı'na %40 indirim yapınca merak edilen Sırça Fanus'u aldım. 

  O zamandan bu zamana kadar bu son kitap alışverişimdi. Ama son son deyip durmayacağım çünkü hiçbir zaman uyamıyorum hep alıyorum. Yine de internetten toptan kitap almayı 2-3 aydır kestim sanırım. Okunacaklar beklesin beni bakalım. Bitsin de yenilere yer açılsın.

Nar Ağacı - Nazan Bekiroğlu



Timaş Yayınları
533 Sayfa

  Bu kitabı alalı bir yılı geçmişti. O zamanlar çok lanse edilip çok beğenildiği için merakıma yenik düşüp almıştım. Tabi o merakla 1 yılı aşkın süre okumadım :) Kitap Kardeşliği'nde çok istenildi ama bir türlü yeterli kadar da oya sahip olmadı. Yakında okunur bekle biraz dedikten sonra Ocak ayı kitabı olarak seçildi ve ben artık bu kitaba bir vesileyle okudum. 

  Kitabı ve yorumlarını okumadan önce kitapla ilgili beklentim arka kapak yazısına göre şöyleydi: Kitaptaki iki ana karakter Zehra ve Settarhan kitabın başında yolları kesişecek ve Trabzon - Tebriz - Tiflis... vs. hattında hayatları devam edecek diye bir düşünce içerisindeydim. Kitabı okuyorum yok bir türlü kesişmedi yolları. Kesiştiğinde de birlikte olan anıları azdı, tek bu yanını beğenmedim. İlk kez Nazan Bekiroğlu'nu okudum ve kitabı bu şekilde kurgulayacağını da düşünmemiştim. Çünkü anıları anlatan fotoğraflara bakarken o dönemin içine düşüyor ve siz bir anda kendinizi o dönemde buluyorsunuz. Karakterle birlikte gezilen yerler gözümde canlandıkça oraları da gezmek görmek isteğiyle doldum. Bu nedenle gölge gibi karakterleri izlemeyi çok sevdim ve çok beğendim. Savaş zamanında yaşanılan seferilikle birlikte şahit olunan zorlukları bu şekilde okuyup sindirmek hem üzücü bir his bırakıyor hem de kitabın ne kadar güzel yansıttığını gösteriyor. Yazarın kullandığı dil ise eski Türkçe'den kelimeler barındırıyor. Bunun için Nar Ağacı'nın sitesinde bir sözlükte var ama çok da ihtiyacım olmadı gibi. 

  Böyle güzel bir romanı geç okuduğum için biraz pişmanım ama olsun okudum ve bir iz bıraktı. Okuma Şenliğine kattım bu kitabı. 5 kitabı yayınlanmış bir yazarın herhangi bir kitabın okuyanlara olan kategori sayesinde 25 puan kazandım !