25 Ocak 2017

Kırtasiye Alışverişi #16


  Doların yükselişiyle artık Aliexpress'e pek bakasım gelmediği için artık etrafımda denk geldiklerim ile az az alıyorum. Dün Yechis'in instagramda Madame Coco defterlerini paylaştığını görünce bugün yolumda olan Madame Coco'ya şöyle bir göz atmak için girmiştim. Belki bir iki defter alırım beğenirsem diye bakarken çeşitlerin çok güzel olduğunu gördüm ve bir de fiyatlarına bakınca aldım da aldım. Bu kadar defterlere 21 lira ödedim. Şu yeşil ve pembe çiçekli defteri aliexpress'te görmüştüm ve nezih'de de 10 küsürlü bir fiyata gördüğümü hatırlıyorken burda 2.90 lira. Büyük New York ve kenarları altın yansımalı olan defter 6.90 ve onun haricindekilerin hepsi 2.90. Benim gibi minik defter hastalığında olanlar için çok güzel *-*

  Kırtasiye ürünü sayılmasa da köşedeki kalemlik aslında bir bardak. Porland'dan aldım ve üzerinde just be cool yazıyor. Ticonderoga kalemlerim için harika oldular. 



  Stickerları Galeri Ekin'den aldım. Önceden 3.75'e alıyordum sanırım şimdi 4.25 olmuşlar :( Kalem de tam bir füme rengi çok beğendim, Zebra Sarasa'nın. 

  Bantlar H&M'de ikili paket olarak satılıyordu ve sırf mavi simli bant için almıştım. Evet gelip yapıştırdığımda ışıkta hologramlı olan o kadar güzel renkler veriyordu ki maviden daha çok beğendim. *-* 



9 Ocak 2017

Kitap Alışverişi #29




   Teker teker veya üçer üçer kitap alsam da bir bloga yazayım dediğim de yine kuleler yapmış oluyorum ve bir kitabı da unutmuşum eklemeyi. Artık daha az kitap almaya çalışsam da Aralık ayında indirimler fazla olduğu için sitelere bakmadan edemiyordum. 

      

   İlk olarak Harry Potter ile açılışı yapıyorum çünkü zorla olsa da kardeşimden bana hediye geldi. Idefixteyken %35 indirimdeyken kaçırmıştım ama Kitapyurdunda da güzel indirim olduğunu görünce oradan aldırdım ve paketlemesi de çok güzeldi. 


  Ankara Kitap Fuar'ına ilk gün gidip hemen soluğu heyecanla sahaflarda aldım ve inanamadım. Geçen sene fuarda o kadar çok sahaf vardı ki bu sene küçülmüş de küçülmüş. Büyüyünce de parasız olarak dönüyorum orası ayrı bir mevzu. Altın Klasikleri toplamaya çalıştığım için her zaman ilk baktıklarım onlar oluyor ve bu üçünü aldım. İlahi Komedya sanırım daha önce hiç okunmamış ve kondisyonu o kadar iyi durumdaki tertemiz ikisini 40 liraya alabildim. Bir de Aşk ve Gurur'u gördüm ve vuruldum kapağı o kadar güzel ki altın baskısı da çok güzel. Bunu da 40 liraya aldım. 

Fuarda yayınevlerinde elbette beklenen indirim yoktu o yüzden almamayı tercih ettim. İletişim yayınlarıda Puslu Kıtalar Atlası'nın çizgi romanı 20 liraya inmiş ve onu alıp çıktım. 


   Bunlar da yılbaşı için çekilişte gelenler. Hüsnü Arkan'ı fazlasıyla görüyordum ve nasıl yazdığını merak ediyorum. Bu yüzden de bunun gelmesi çok güzel oldu. Lavinia ise listemin arasında merak ettiklerimdendi. İlk Ursula K. Le Guin kitabım olması da ayrı bir güzel. 


  D&R'da bir haftasonuna özel mağazada indirim olmuştu ve Sana Gül Bahçesi Vadetmedim'i aldım kendime hediye olarak. Gözyaşı Konağı ise benim hediye ettiğim bir kitap seçimiydi ve konusunu çok beğenince kendime de aldım. NTV yayınlarında indirimde Sanat kitabını bulunca alacağımı söylüyordum ve bulunca onu da ekedim. 


  Instagram'da @pinuccias'ın başlattığı 2017'de 1001 kitaptan 17 kitabı okuma etkinliği var ve ilk kitap Büyücü. Çok güzel yorumlar geliyor ve merak etmeme rağmen başlayamıyorum. Şubat kitabı ise Günlerin Köpüğü. Adını okuyup kapağını görünce konusu da beğenince dört kitaplık bir seri olan Bahar Karları'nı sonunda sepete ekleyip alabildim. Hevesle okuyacağım. 


Çok kitap alıp az kitap okuma sorunum üstüne biraz çalışmam lazım sanırım.


Okunanlar | İzlenenler Aralık '16


   Görünen o ki bu aralar ayda ortalama iki üç kitap gibi okuyabiliyorum. O yüzden kendime daha fazla okuma dileği de dilemiyorum işe yaramıyor sanırım. Biraz da böyle ilerlesin bakalım. 

Karlar Ülkesi - Yasunari Kawabata 
Altın Kitaplar

  Hazır kış mevsimindeyken kaç yıl ertelediğim ve her kışın gözüme ilişen kitabı bitirebildim. Kitabın önsözü Doğan Hızlan'ın çağdaş Japon Edebiyatına dair bilgilendirici bir yazısı bulunuyor. Bu güzel karşılamadan sonra Japonya'nın karlar altında kalmış köyüne yolculuk başlıyor. Yazar gerçekten de bizi Shimamura ile bir yolculuğa adım attırıyor. 

Shimamura tren yolculuğu ile kaplıcaların yer aldığı konaklama alanına giderken trende bir kızın büyüsüne kapılır. Oteline vardığında ise geyşa Komako ile tanışır ama aralarındaki ilişki netlik kazanmaz çünkü Shimamura başka birisini düşünmektedir. O düşünürken de yazarın betimlemesiyle Uzak Doğu tarzı bir otelde kenara kıvrılmış şekilde izlerken buldum kendimi. Bir yandan sakin bir yandan da sürükleyici bir okuma deneyimi oldu. Kawabata Karlar Ülkesi'ni o kadar güzel sunuyor ki bir anda kendimi karlar altında kalmış bir köyde samanyolunu izlerken buluyordum. 

Anahtar - Tanizaki Junichiro
Altın Kitaplar

   Karlar Ülkesi bitince ikinci kitap olan Anahtar başlıyor. Altın Kitaplar ikisi de Japon Edebiyatı diye bir araya getirip basmış sanırım. Kitapta iki eşin birbirlerinden sakladıkları günlüklerde birbirleri ile iletişime geçmeyip karşılıklı beklentilerini günlüklere yazmalarından oluşuyor. Bir gün evin erkeği günlüğün saklı olduğu kutunun anahtarını ortaya koyar ki eşi o günlüğü okusun ve neler düşündüğünü öğrensin ister. Genelde erkek cinsel hayatında karısından beklentilerini bu günlüklere yazar ve karısının anahtarla o günlüğü açsın ki ne kadar güzel olduğunu bilmesini ister. Bunun aksine kadın, eşinden tiksintiyle bahseder ama yine de eş görevini yerine getirmeyi kutsal amacı sayar. Kitap beni biraz boğdu çünkü bilmediğim bir adam için ben bile tiksindim. Tabii buna anlatım başarısı da diyebiliriz ama son sayfalarına doğru artık bitsin de kurtulayım diye okudum. 


  Aralık ayını tur kitabımızla kapadım. Yazısı ise burada


   1950'lerde İrlanda'dan Amerika'ya iş bulmak için göç eden Eilis'in hikayesi anlatılıyor. Film gerçekten bir yaşabileceği temel sorunları iletirken bunu gerçekten duygu yoğunluğu olarak da beni etkisi altına alabildi. Benim de başımdan kısa bir dönem de olsa evi özlemiyle yanıp tutuşmanın, aileni hemen göremeyeceğini bilmenin üzüntüsü ama bir süre sonra bunlara alışınca normal hayatının da neşelendiğini ve ne olursa olsun olduğun yere alışacağını gösteren bir film. Sonuna kadar her şey iyiydi ama ben sonunun bağlantısını sevmedim. Fakat filmi gerek kostüm, gerek sahneler olsun sevdim. 

   Film olarak bir de istemeyerek de olsa Görümce filmine gittim ve o filmde ağlayabildiğime gerçekten inanamıyorum onun dışında çok fazla gülebildiğimi de söyleyemeyeceğim. 


   Deli gibi Gilmore Girls'e sardığım için 3.,4.,5. sezonları bitirip ve 6. sezonun yarısındaydım Aralık ayında ve şuan ki durumum bütün sezonları bitirdim hatta A Year in the Life özel bölümlerinden son bölümü de akşam izleyeceğim. Diziye çok geç başladım ama fazla hızlı ilerledim. Film izleyeyim dediğimde istediğim gibi bir şey bulamayacağımı düşünüp hemen bu diziyi açtığım için şimdi hangi diziye böyle sarabileceğim acaba?