3 Temmuz 2016

Okunanlar | İzlenenler Haziran '16


Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar
İletişim Yayınları

   Puslu Kıtalar Atlası çok konuşulan, çok övülen kitaplardan biri olması nedeniyle aklımda olan ama bir türlü almadığım bir kitaptı. Ocak ayındaki kitap fuarında 20.yıla özel baskısını görünce bu sefer almayı ertelemedim ama okumayı yine biraz ertelemiştim. Arka Kapak dergisinde Puslu Kıtalar Atlası ele alındığında bunu bir fırsat olarak görüp okudum. 

   Kitap o kadar değişikti ki nereye koyacağımı bilmiyorum; fantastik gibi ama değil, tarihi gibi ama değil, en iyisi tarihi kurgu diyeceğim ama o da değil gibi. Bu kategorileştirmeye çalışma dışında macera sever bir baba, oğlunu maceraya teşvik ederek hikaye şekilleniyor. İlk başlarda kitabı anlayamadığımı düşünüyordum ve okurken zorlanmıştım bu yüzden de istediğim hızda kitapta ilerleyemedim. Sanırım bu durum yazarın üslubundan kaynaklı ama sayfalar geçtikçe alışmak çok kolay oldu ve kitabı elimden bırakmak istemedim. Kitabı sevdim ama en sevdiğim cümle ise şu oldu: 
"... bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim."

   Arka Kapak dergisini ise ilk kez almış oldum. Dergiye çok ısınamadığımdan almamıştım ama ilgimi çeken konular oldukça alabilirim. İç sayfa tasarımlarını ise beğendim; sade ve derli toplu. Şimdilik hala okuduğum dosya kısmıylayım ama ileriki aylarda biter mi bu sayısı geçmiş dergiler. 



Danimarkalı Kız - David Ebershoff
Pegasus Yayınları 

   Danimarkalı Kız çok hevesle başladığım bir kitaptı çünkü filmini çok beğenmiştim. Genelde kitaplar daha güzel gibi gelir ama filmde istediğimizi bulamayız ya, bu sefer tam tersi oldu; kitapta istediğimi bulamadım. Kopuk kopuk geçişler ve sanki her karakterde kopuk kopuktu. Kitapta tek olumlu bulduğum taraflar Gerda'nın geçmişine daha fazla bakabilmemiz oldu. 


Lizbon'a Gece Treni - Pascal Mercier
Kırmızı Kedi Yayınevi

   Yakın zamanda aldığım bir kitap olan Lizbon'a Gece Treni'ni yurtdışına seyahat etme isteğimin tavanlarındayken bu kitapla gezebilirim diye başladım. Kitabın hiç arka kapağını, yorumlarını okumadan başladım ve beklentim romantik türde, eline bileti almış Lizbon'da bizi gezdirecek bir karakter ve aşkını ele alacağı bir kitap gibi duruyor çünkü kapağa bakarak bu şekilde yargıladım. Okudukça o kadar farklı bir şeyle karşılaştım ki kitap elimde ağırlaşıyor. Nedeni ise kitabın su gibi ilerlemeyip durup düşündürecek çok fazla soru sorması. Konusu kısaca şöyle: Bir dilbilimcinin, Portekizce konuşan bir kadından duyduğu tek kelimeyle dilin büyüsüne kapılıp bu dilin peşinden gitmiştir. Bulduğu Portekizce kitabın içindeki cümleden de etkilenerek kitaptaki Prado'nun izinden gitmek için Lizbon'a ani bir kararla yol alır. 

  Kitap bana göre ağırdı ama içeriğinde seyahat, yeni bir ülke, yeni bir dil olunca okumak ayrı bir zevkli idi. 


Gölgesizler - Hasan Ali Toptaş
İletişim Yayınları

   Ocak ayındaki kitap fuarında bir de Hasan Ali Toptaş kitabı almıştım çünkü İhsan Oktay Anar'da Hasan Ali Toptaş'ta okumak istediğim Türk yazarlardan. Kendime liste yapmıştım Türk yazarları daha çok okumayı hedeflemiştim çünkü okuduğum Türk yazar gerçekten çok az. Bu durumdan ötürü Gölgesizlere başlamıştım. Toptaş'ın bu kitabında beklentim olay örgüsünün sıralı bir şekilde gittiği köy romanıydı gibi bir şeydi ama hiç öyle olmadı. Evet, ortada bir köy var ama olaylar ilerledikçe bütün yer ve zaman kavramı yok olup adeta akıl oyunu gibi nerden ne çıkabilir gibi düşündürerek okutturdu. Beklediğim gibi çıkmaması kitabı bana daha çok sevdirdi ve bu nedenle diğer kitaplarını da edinip okumaya devam edeceğim. 


Senden Önce Ben, Senden Sonra Ben - Jojo Moyes
Pegasus Yayınları 

   Senden Önce Ben sinemalara girmesiyle izleyeceğim bir filmdi çünkü başrollerde Emilia Clarke var (bayılıyorum). Erkek oyuncuyu da pas geçmek olmaz çünkü Açlık Oyunlarında kendisini hiç unutturmadı. Film vizyona girse de ben hala gidemedim, bayramdan sonraya kaldı artık. Kitabı ben çok abartılmış buldum ya da duygusuz modda mı okudum diye düşünüyorum ama ben kitabı beğenmedim. Başta sevmediğim şey yazarın birinci tekil şahıs şeklinde yazması ve diğer karakterin bölümünün birer parça olup yine birinci tekil şahıs şeklinde yazılmasını beğenemedim. Genel olarak kitabı sanki küçük yaşta birisi yazmış gibiydi ki karakterleri 30 yaş civarında düşünürsek bana hoş gelmedi. Bir ara gerçekten sıkıldığım durumlar olmasına rağmen son kısmı hüzünlendiriyor. 480 sayfayı sanki boşuna okumuş gibi hissetsem de filmine gidip daha çok beğeneceğimi hissediyorum.

   Filmine gidene kadar Senden Sonra Ben'i okuyayım demiştim, keşke demeseydim. Çok gereksiz bir kitap ve zaman kaybı bir kitap. Sırf bitirmek için göz gezdirerek okudum sayabilirim. Bazı sayfalar nasıl zorla geçiyor, nasıl zoraki bir kurgu diye düşündüm. İlk kitap öylece kalsaymış keşke.  



   Film izlemeye yavaştan yavaştan devam ediyorum. Big Eyes'ı sinemalardayken izleyecektim ama sonradan ne oldu da gitmedim bilmiyorum. Film izlemek istediğimde gezinirken Big Eyes'a denk gelince başladım. Film hiç sıkmadan ilerliyor ve ilerlerken sinirimde tavan yapıyordu haksızlık karşısında. Bana göre çok güzel bir filmdi ki yönetmeninin Tim Burton olması ekstra puan olarak yansıyor. 

   Big Eyes'tan hemen sonra Inside Out'ı izledim çünkü bir arkadaşım çok beğenmişti. Kurgusu, fikri mükemmel sürükleyerek gidiyor. Bir ara uzamış sahnelerde sıkıldım gibi oldum ama animasyon olmasıyla çizimlere bakarken o kadar etki etmiyor. 


   Future Learn'nün ücretsiz verdiği animasyon dersine kayıt olmuştum ve orada bu harika kısa animasyon filmini paylaştılar. Sadece 13 dakika ve izlerken zaman o kadar da hızla akıyor ki ne ara bitti oldum. Uçak tasarımını ve uçağı yapan ilk kadını anlatan stop-motion tekniğinde bir film. İzlerken sahnelere, çizimlere bayılacaksınız. İzlemek isterseniz linkini buraya ekliyorum. 


   Son yazılarımda hep paylaşıyorum New Girl'ü ama bir süre paylaşmayacağım çünkü 5. sezonuda hemen bitirdim ve gözüm altıda. Biraz boşluğa düştüm sanki. Canım her sıkıldığında ya da yemek yediğimde her bölüm 20 dakika olduğu için hemen açıyordum. Bu sezon Megan Fox'un katılmasını çok sevmesemde hızlıca geçen bir sezondu. 


  Tabii ki Game of Thrones'ta 6. sezonu da o nasıl bir finaldi diye bitirdim. Elimizde artık kitap olmadığı için artık önceden de sahneleri tahmin edemiyorum. Kitaptan ümidi keseyim en iyisi. 

Bu diziler bitince çerezlik dizi niyetine Reign'nin üçüncü sezonuna başladım. Ayrıca Outlander'ın ikinci sezonu için kitapları okuyayım da devam edeyim diye düşünüyordum ama  bekleyemeden başladım *-*