21 Mayıs 2016

Okunanlar | İzlenenler Nisan '16


Kadınsız Erkekler - Haruki Murakami 
Doğan Kitap

   Nisan ayı diğer aylara göre daha kötü geçti, okulun ağırlıyla doğru orantılı olarak. Mayıs ayı da kötü geçiyor ki bu yazıyı Mayıs biterken yazabiliyorum. Okulum ağır olduğu için öykü okumak istedim, romanlarda kopukluklar oluşmasın diye. En son siparişimde aldığım Kadınsız Erkekler'i okudum. Haruki Murakami'yi 1Q84 ile çok sevmiştim ve üstüne diğer kitaplarını okumak istiyordum ama bir türlü olmamıştı. Bu yüzden öykü kitabı da olsa bir kitabını daha okumuş olmak beni çok sevindirdi. Birkaç öykü dışında genel olarak beğendiğim bir kitap oldu çünkü öyküler havadan başlayıp havada kalmıyordu. Öykü okuduğum zaman bazıları bana çok havadaymış gibi bir his bırakıyor ve bu kitapta onun olmaması öykünün birazcık roman havasında olmasını çok sevdim.  


Okurken Ne Görürüz? - Peter Mendelsund
Metis Yayınları

   Okulda dersim için okunması gereken kitaplardandı ve bunu okuduğuma çok memnunum. 'Okurken hep bir şeyler gözümde canlanıyor, sen de nasıl canlanıyor okudukların?' sorusuna cevabı çok güzel veren bir kitap. Kitap sayfalarca size şöyle böyle olur diye anlatmıyor. Örneklerle, illustrasyonlarla ve grafik ögeler ile okurken keyif alacağınız bir kitap kesinlikle. 

   Bunlara ek olarak yine ders için  Deneme Üzerine Bir Karşılaştırma Edebiyat Çalışması adlı kitabı okuyarak ayı bitirdim. 


   Cinemaximum'da bedava biletimiz vardı, bu nedenle sinemaya da gidip bir şeyler izlemek istiyordum. The Jungle Book çıkmasıyla hemen izlemek istedim ve özellikle IMAX seçtim ama koltuğu kötü seçtiğim için ekrana tam bakabilmek için boynum tutuldu ve tabii ki görüntülerle de midem bulanıyordu. Filmin en harika kısmı ise hayvanların animasyon ile oynatılmasının mükemmel olması. Siyah kaplanda özellikle tüylerinin parlaklığından çok güzel duruyor. Filmin akışı, görüntüleri, sesleri çok güzeldi ama kötü koltuk nedeniyle pek istediğim gibi keyif alamadım.


   Evde film izleyebilen birisi pek değilim ama bir gün kitap, dizi, film üçlemesinin çok arasında kaldım ve farklı bir şey yapayım diyerek film seçtim. İzlenecek film listem uzun ama hep erteliyorum ve bu filmi de yabancılardan birisi özellikle tavsiye etmişti ama üzerinden 4 yıl geçerek bekletiyordum. Baktım bir buçuk saat sürüyor bir de Woody Allen ve afişte de Van Gogh esintili, artık ertelenmemeli. Uzun uzun anlatmayacağım, bayıldım, bayıldım. Filmden sıcaklık ve samimilik gibi duygular akıyordu ki bunda film müzikleri ve Paris etkisi de büyük. Daha da ertelemeden izlenilcek bir filmmiş. 



   New Girl'ün üçüncü sezonunu da bitirdim. Kısa bölümler olduğu için yoğun dönemlerimde izlemesi kolay oluyor. İlk iki sezonunu çok sevmemiştim hatta yarıda bırakmıştım ama uzun aradan sonra tekrar dönünce bayağı severek izliyorum. Bu nedenle 4.sezonuna da vakit kaybetmeden başladım. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder