10 Eylül 2017

Okunanlar | İzlenenler Ağustos '17


    Fedailerin Kalesi Alamut - Vladimir Bartol
Koridor Yayınları

Kitabın kurgusu önce bir kız çocuğun gözünden başlayıp daha sonra bir erkek çocuğunun hikayesiyle başlıyor. Bu hikayeleri okudukça Alamut ile ilgili bir şey okumuyormuşuz hissi verilse de sonunda sırlarla dolu o kaleye hikayelerle ulaşıyoruz. Aslında bir sürüklenme durumu oluştuğu için kitabı da elimden bırakamama ya da aklımdan çıkamama durumu oluştu. Öyle sırlarla, öyle akıl oyunları ile dolu bir kitap ki topluma dair tespitlerinin doğruluğu ise hayret ettiriyor. 

   

Dimple ve Rishi Tanışınca - Sandhya Menon
Misis Kitap

Misis Kitap'ın üçüncü kitabı Pinuccia'nın çevirisi ile çıkınca heyecandan hemen okudum. Amerika'da yaşayan iki Hintli gencin liseden yeni mezun olup web tasarımcıları için açılan yaz okulu programında geçen maceralarını anlatan tatlı bir kitap. Fakat öncesinde Dimple'ın ailesi Dimple'a ideal Hintli kocasını bulması için dayatmalarından sonra ailesinin ona bu programa gitmesi için izin vermeyeceğini düşünüyordu çünkü ailesi kariyerinin ilerlemesindense evlilik hayatına adım atılmasının daha önemli olduğunu düşünüyorlardı. Fakat Dimple'ın ailesi Dimple için ayarladıkları Hintli çocuk Rishi'nin yaz okuluna gideceğini Dimple bilmediği için ailesinin onu yaz okuluna yollamasına şaşırmıştır ve macera da bundan sonra başlamaktadır. Asla sizi yormayan iki gencin tatlı anlarını ele alan tam da yaz için olan bir kitap. 

Yine bu kitap ile birlikte sunum seti ise mükemmel olmuş. Hint temasında bir bandana, mis gibi kokan bir sabun ve kutusu, soğuk kahveyi yudumlamak için bir bardak ve kahve ile kesinlikle kitaba ayrı heyecan katıyor!


Venedik'te Ölüm - Thomas Mann
Can Yayınları

2017'de 1001 kitaptan 17 kitap okuma etklinliği için bir madde Thomas Mann'dan bir kitaptı. Hal böyle olunca incelerden bir kitap olsun diyerek Venedik'te Ölüm'ü seçerek yaz günlerime karanlık bir kitap eklemiş oldum. Kısa olmasına rağmen yoğun bir kitap. Sanatın temel konularından biri olan 'Güzellik' kavramını, Venedik'e giden Aschenbach'in Polonyalı bir çocuk olan Tadzio'nun güzelliğinden büyülenmesiyle ele alır. Bu romandan uyarlanarak çekilmiş olan 1971 yapımı film de bulunmaktadır. 


Palmiyelerin Altında Steveson - Alberto Manguel
Yapı Kredi Yayınları

Bayramda Ayvalık tatilimde Cunda Adası'ndaki Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı'nı gezdiğimde oradan ince bir kitap seçip bitirine kadar büyülü atmosferinde okudum. Tabii bu büyülü atmosfer ziyaretçi yoğunluğunun fazla olması sebebiyle kesintiye uğrasa da kendimi şunu hayal etmekten alamadım: Kış mevsiminde, adada kimsecikler yokken ve dışarıda esen rüzgarın pencereden fısıltısı duyulurken burada bir kitabın ve battaniyenin verdiği sıcaklıkla başka alemlerde dolanmayı düşünerek küçük ama huzurlu anlar düşlüyordum. 

Hayallerimden uzaklaşıp kitaba gelecek olursak Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın yazarı olan Steveson'ın ömrünün son beş yılını geçirdiği Batı Samao Adaları'ndaki yaşamına değinen bir kitap. Kısacık belki ama bana fazlasıyla karanlık ve takip edilmesi zor bir kitap olarak geldi. Arka kapaktaki sanat ve yaşam üzerine düşünen bir roman cümlesine takılıp okumak istemiştim ama bu cümlenin karşılığını bana pek hissetiremedi. Anlayabilmek için tekrardan okumam gerektiğini hissediyorum. 


Hafif romantik, hafif maceralı, hafif fantastik kısacası her şeyin olduğu ama beni yormayacak bir film izlemek istediğim için gözüme Woody Allen ve Scarlet Johansson takılınca 2006 yapımı olan Scoop filmini izlemeyi seçtim. Gazetecilik okuyan Sondra tatili için Londra'ya gelir ve kariyeri için büyük bir olay karşısına çıkar fakat bu olayı yakalabilmek ve doğru bir şekilde öğrenebilmek için kendisini de kurban etmek zorundadır. Aslında içinde korku öğeleri ve gerilim de barındırsa Woody Allen onları öyle güzel bir şekilde gösteriyor ki filmin akışına kapılıp gidiyorsunuz. Tahminden daha da güzel çıkan bir film oldu. 


Her şeye sıfırdan başlayıp hayallerinin peşinden koşan insanların hikayelerini izlemeye ve okumaya bayılıyorum. Girl Boss ise vintage kıyafetlerden yola çıkıp Ebay'de satışa başlayan ve kendi markasını Nasty Gal olarak kuran Sophia'nın hayat hikayesinin abartlılı bir şekilde anlatıldığı 13 bölümlük 25 dakikalık bölümleri olan keyifli bir dizi. 


Orphan Black'in 5. ve son sezonunu bu sefer haftalık olarak takip edebildim. 4. sezon biraz ara bir sezon gibi ağır ilerlemişti ama 5.sezon dizinin hızını tekrardan arttırdı. Efsane bir sezon olmasının yanı sıra yine her bölümünde Tatiana Maslany'nin oyunculuk yeteneği ile yine mest oldum. 


Yeni başladığım bir dizi olan Halt and Catch Fire, servis sabahlarımın vazgeçilmezi oldu diyebilirim. Şuan 4.sezonun yeni bölümleri yayınlanıyor ve ben de 3.ü sezonu bitirip dizinin yeni bölümlerini yakalamaya çalışıyorum. Texas'ın 1980'lerinde geçen dizi bilişim sektörünün yükselişinde şirketlerin bilgisayar dünyasıyla ilerlemesini ve teknolojinin hızla ilerlemesini gösterip bu yeniliklerin arkasındaki insanların hayatını ele alan bir dizi. Özellikle bilişim sektörünün geçmişinde yolculuk etmek isterseniz keyif alacağınız bir dizi olacaktır.


George Clooney ve havaalanı fotoğrafını görünce fazlasıyla merakladığım bir film olmuştu Up in the Air. 2009 yapımı olan filmde Ryan, yılın 290 gününü göçebe hayatı yaşayarak şirketin farklı yerlerindeki şubelerinde işten çıkarılma için görüşmeleri yapıyor. Şirkete yeni gelen Natalie ise bu görüşmelerin Skype gibi bir ortamda yapılıp havada uzun saatler geçirilmesinin gerek olmadığını söylemektedir. Kendisi de bu seyahatlere çıktığında fikrini tekrar sorgulaması gerektiğini düşünmektedir. Açıkçası çok bayılarak izleyeceğimi düşünmüştüm ama beklentilerimi hiç karşılayamadı. 



Black Mirror'ın 2.sezonunu bitirdim ve her bölümde tüylerim diken diken oluyor. O yüzden art arda izleyince bir süre ara vererek diğer bölümlerine geçiş yapabildiğim bir dizi. 


Tabii ki Ağustos ayının efsanesi Game of Thrones'un 7.sezonuydu. Genelde bekletip izlemeyi severdim ama bu sezon yapamayıp yayınlandığı ilk gün izlemeye çalıştım. Her bir bölümünden sonra ''Bu bölüm efsane!'' diğer bölümü izleyince ''Ama bu bölüm harika!'' diyerek 8.sezon gelene kadar çürüyeceğiz sanırım :(


4 yorum:

  1. Orphan Black'e benim de başlamam lazım ama bir türlü vakit bulamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok guzel bir dizi. Hic ertelemeyin ama ilk sezonu kavrayabilmek icin biraz vakitli bir zamanda izlenmesi lazim :)

      Sil
  2. Bayılıyorum blogunuza,fotograflarınıza�� Sürekli izleyeceklerime bir yenisini ekliyorum sayenizde... opuyorum sizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkur ederim. Keyifli izlemeler :)

      Sil