6 Şubat 2016

Okunanlar | İzlenenler - Ocak '16


   Ocak ayında iki haftacık tatilimin vardı ve yapabildiğim şekilde hemen kitaplara gömüldüm. Bir kaç aydır okunamayan ya da ayda bir iki kitabı anca bitirince o iki hafta bana o kadar iyi geldi ki şimdi yine talihsiz az okunan günlerime dönüyorum. Artık eskisi gibi de tek tek kitaplar hakkında düşüncelerimi yazamadığıma göre kısa kısa da olsa aylık raporlama sistemi yapmak istedim.


1. Kule Efendisi / Anthony Ryan 
İthaki Yayınları

   Sağolsun İthaki Yayınları Aralık ortasında bayıldığım Kan Şarkısı'nın ikinci kitabını yolladı. 1 aydır okuyamadığım her gün aklımda keşke Kule Efendisi'ni okusam artık diye geçirirken tatilin başlamasıyla elime bu kitabı aldım. Kan Şarkısı'nı okuyalı üstünden çok geçince ilk başta ikinci kitabı yakalamakta zorlandım ama okudukça yakalaması kolay oldu. Yine muhteşem bir epik fantastikti. Sayfaları çevirdikçe heyecan hep yukarılara çıkıyor ve gerilimi de öyle. Şarkı (ilk kitabı okuyan anımsar) yine hem kitabı hem okuyucuyu götürüyor ama sonu öyle bir yerde bitti ki devam kitabını dört gözle bekliyorum.


   2. Alev / John Steinbeck 
Varlık Yayınları

   Alev kısaca sevdiğiniz için neler yaparsınız, neleri göze alırsınız, sevdiğiniz kişi için onun iyiliği için başkasından hamile kalmaya ne kadar cesaretlisiniz gibi sorulara indirgenebilir. İnternetten özetine kolayca ulaşılabilir. Açıkçası beğendim ve hareketliliği kitabı hızla okunabilir yapıyor ki zaten kısacık. 

3. Bir Numaralı Evde Olanlar / John Steinbeck
Varlık Yayınları

   Kısa kısa öykülerden oluşuyor ve biraz toplama bir kitap olmuş. Arada bir kaç öyküyü beğendim ama genelinde çok beğenmedim. 

4. Bir Delinin Hatıra Defteri / Gogol
Varlık Yayınları

   3 kısımdan oluşan kitapta en çok Palto hikayesini sevdim ama o muhteşem gösteri ise en merak ettiklerimden. 


5. Cadı Avcısı / Virginia Boecker
Yabancı Yayınları
   Yorumu yarın blogda ^-^


6. Un Lun Dun / China Mieville
Yordam Kitap

   Sanırım bu kitap alınmayı iki yıldır falan alınıp okunmayı bekleniyordu ve gerçekten çok merak ediyordum. İdefix indiriminde uyguna bulunca sonunda aldım ve daha fazla ertelemeden okudum. Açıkçası konusunu okumadan hep karakterleri 18-20 gibi bekliyordum ama ana karakterlemiz 12 yaşında. Süt kartonun bile karakter olduğu bu güzel kurguda farklı yollardan Londra'nın aksine ulaşıyoruz ama ulaşmadan önce Londra'da duman ile ilgili bir şeyler oluşuyor ve iki karakter yola çıkıyor mu bir anda kendilerini beklemedik yerde mi buluyor? Kurgusu çok çok güzeldi ve her zaman seçilenlerin her işte koşmaması gerektiğini de bir güzel gösteriyor. 


7. Bazen Bahar / Melisa Kesmez
Sel Yayıncılık

   Kitap fuarına gittiğimden Sel Yayıncılık'tan Melisa Kesmez'in ilk kitabını alıp tanışmak istiyordum ama ilk kitap kalmadığı için yeni çıkan kitabını aldım. Instagram'da herkes beğenisini o kadar çok dile getiriyordu ki merakımdan aldım. Geçen haftada Cermodern'de yazarın söyleyişisi var diye okumaya başladım (söyleyişiye gitmedim o ayrı). Okuduğuma o kadar memnun oldum ki anlatamam. Hatta goodreads'te kitap biter bitmez yazdığım bir kaç şey yeter sanırım. 

Kalbimi buran, düğümleyen, lime lime eden bir kitap beklemiyordum. Doğru zaman, doğru kitap olmasını beklemiyordum. Gözlerimi doldurabilecek bir kitap beklemiyordum. Yazılmamış mektupları yazdırabilecek kadar güçlü bir kitap beklemiyordum. 
Bunları beklemediğim için mi kitap bu kadar dokunaklı yoksa yazılmamış mektupları yaz dedirttiği için mi kitap bu kadar dokunaklı? Yoksa o hüzünlü öykülerden ışığı tekrar yakacak gücü verdiği için mi kitap bu kadar etkili?



8. Matisse Öyküleri / A.S. Byatt
Can Yayınları

   İçinde üç öykü bulunduran ve içinde resim sanatını ele alan ilginç öykülerden oluşuyor. Tahminimden daha iyi çıktı ve kısa kitaplar için hemen okundu. 



   İkinci film sinemaya girmeden önce Tv8'de ilk filme denk gelmiştim. Filmde bir an kendimi gördüm; mavi oda, kitaplar, kendini bırakmışlık, umutsuzluk. Kendimi izliyorum sandım ve gerçekten çok eğlenmiştim. Sinemaya özellikle bunu izlemeye gitmezdim ama denk geldi diyelim. İlk film kadar çok güldürmedi ama yine de Ezgi Mola parlıyordu. 


   Netflix'te gezerken bu dizini afişine bayılıp başladım. İlk sezonu bitirdim hatta ikinci sezondan da iki bölüm gitti bile ki iki sezonluk toplamda 16 bölümlük bir dizi. Dizi 1890'ların İngiltere'sinde The Paradise mağazasını ele alan bir dizi. Mağaza kadınların cenneti olan kumaşlar, kurdeleler, düğmeler, şapkalar, aksesuarlar ile ilgili her şey var. Zaten izledikçe gözlerde renklerle ve süslü İngiliz kadın kıyafetleriyle dolu dolu oluyor. Aslında ilk bölümleri çok durağan ama sonradan açılıyor ve küçük entrikalarla doluyor diyebilirim. The Paradise Emile Zola'nın kitabından uyarlanmış ama kitabın Türkçe çevirisi var mı bilmiyorum ama güzelce dizi işlenmiş. 

2 yorum: