18 Eylül 2016

Kırtasiye Alışverişi #14 (Aliexpress.com)


   Yaz başında verdiğim Aliexpress siparişinde kendimi stickerlara boğmuş olabilirim. Yanında çok beğendiğim ürünleri de ekledim, eh bir kısmında da pişmanlık var. Hatta bazıları hiç gelmeyecek sandım çünkü iki ayı geçmesine çok yakın teker teker döküldüler. Ayrıca her zaman ki gibi gelen bir ürünü de koymayı unutmuşum.


   Elimde genelde düz veya geometrik desenli bantlar vardı ve en son alışverişimde yaldızlıları toplayınca, bu sefer desenlilere yöneldim. Sol üstteki kutudan iki bant çıkıyor ve üç metre uzunluğundalar. Bu nedenle bantlar çok ince geliyor ve mavi rengin ağırlıklı olduğu banta bir ezilme var; bu da bantı çekince istenmeyen yerde ayrılmalar olabiliyor. Bantları House of Novelty'den aldım ve bu satıcıdan genelde çok memnun kalıyorum. 
   Bu fotoğrafta olması gereken bir ürün daha var: bir kutuda kısa da olsa bir sürü çeşitte renkli bantlar var. Hepsinin linkini aşağıya ekliyorum.

Fotoğrafta olmayan ürünün linki, sol üst ikili bantların linki, kimonolu japon kızlı bantın linki, mavi çiçekli bantın linki, pembe çiçekli bantın linki, siyah renkteki bantın linki.



   Minik minik kutuların içinden çıkan ürünleri çok seviyorum. Burada Molang'lı ve çiçek temalı iki kutunun içeriğinde bulunanlar var. Çiçek temalı da bir kaç tane deseni beğendim ama gerisi idare eder gibi. Yine de mektupları kapamak için tatlı bir yol. Molang'lıda her birinin deseni farklı farklı ve bu ürünü çok sevdim.

Molang'lı kutunun linki, çiçekli kutunun linki.


   Elimdeki Ipad kılıfı o kadar berbat haldeydi ki yenisinin arayışı içindeydim ve içime en çok sinen bu oldu. Ipad kılıfı için ince kapaklı ve altın sarısı bir şeyler bakıyordum ki bulabildim (sitedeki fotoğrafta daha açık renk duruyor aslında). Arkası da mat saydam plastik ama köşelerinden plastik içeriden çatlamış gibi. Yine de beğendim hem satıcısı ilgili hem de çok pahalı değil. 

   Geçen siparişimde  altın sarısı kağıt tutacaklarından aldığımı sanıyordum ya da bana gümüş rengini yollanınca o eksiği kapamak istedim ve yanına hemen rose goldlar da eklendi. 

    Bu stickerlara bayıldım. Minik minik karakterli çok sevimli. Çiçekli ve kavonoz içindeymiş gibi duran stickerlar ise harika. Mat dokuları var ve yapıştırınca da çok güzeller. Altınlı kısımları da çok kaliteli. Tek sorunu satın alırken tasarımını seçemiyorsunuz ama içimden geçenin gelmesi harika oldu. 

Ipad kılıfının linki, kağıt tutacaklarının linki, karakterli stickerların linki, çiçekli stickerların linki


   Molang'lı yapışkanlı not kağıtlarının dört deseni var. Hediye etmeye de harikalar bence. 

   Garden memo-it'in tasarımı yine seçilmiyor. Gönlümden geçen bu veya başka mavi çiçekli bir tasarımdı ama yine de istediklerimden birisinin gelmesi iyi oldu.

   Not defterleri A5 boyutunda. Satıcı dörtlü olarak ve biraz pahalı satıyor gibi geldi. Diğer ikisi bende değil ama bu bu üründen memnun kalamadım çünkü bir defter hariç diğerlerinde hep kırılmalar vardı ve defterin dış kapak baskısı iyi bir kalitede ve net bir şekilde basılmamış. İç sayfaları sarımtrak bir renkte ve dışına rağmen iç yaprakları kalın ve güzeldi. 


Molang'lı not kağıtlarının linki, Garden not kağıdının linki, not defterlerinin linki


   Stickerların hemen hemen hepsi Molang'lı ve hepsinin kalitesi çok iyi çıktı. Linki

   Böyle sıraladım ama bazılarını fotoğraf çekiminden önce kullanıdığım için boşluklar var :)


Link. Genel olarak bu satıcıdaki stickerları seviyorum. 


Link



   Matruşkalı stickerı Ankara Galeri Ekin'den aldım ve çok sevdiğim için aynısından bir tane daha aldım hemen.  Diğeri My Little Friend. Linki.


   Geyikli ve karanlıkta parlayan kartpostal setinin içinde güzel tasarımlar var ama 2/3'ünü çok beğenmedim. Kutusundaki o matlık çok güzel ama kartpostalların baskısı parlıyor, onları da mat yapsalar harika olacakmış. 

   Kiraz çiçekli zarfları çok beğendim ama maalesef çoklu şekilde satılıyor. Yine de aldım. Kağıdı aydınger yani mat ama yarı saydam yapısı var. Bir kaç tane paketlemeden dolayı ezilmiş gibi olan olsa da zarfların güzelliğinden bu kusura takılmadım. 

Kartpostalların linki (aldığım satıcının linkinde yoktu ben de başka bir satıcıdan ekledim), zarfların linki. 


   Okulların açılmasına yakın kırtasiyeler en gezilesi zamanlar oluyor. Açıkçası uğramak istemiyorum çünkü gördükçe alıyorum. Mesela Nezih'te çok güzel defterler gördüm ama almadım. Şimdi aklımda beni al, beni al diye nasıl dönüyorlar. O.O 

7 Eylül 2016

Okunanlar | İzlenenler Ağustos '16



 Mucize - R.J. Palacio

   Mucize kitabın tek cümlelik özetini arka kapağında başta söylemiş: ''Bir çocuğu yüzüne bakarak değerlendirmeyin.''  Bir çocuğun 'normal' olmamasının ve hayatını saklanarak yaşarken ilk kez beşinci sınıfta okula başlamasının ve okul çevresinin yaklaşımlarıyla ilerleyen bir hikayesi var. 

    Dokunaklı bir şekilde başlıyor ve bittikten sonra bir iz bırakıyor. Hayatımızda mükemmelliği, güzelliği ve en iyiyi ararken aslında her şeyin mükemmel olmasına gerek olmadığını hatırlatan bir kitap. 


 Örümcek Ağındaki Kız - David Lagercrantz

   Harika bir seriyi yazarın notlarından çıkarak seriyi nasıl devam ettiririz ve seriyi nasıl yerle bir ederiz örneğini güzelce sunmaktadır. Ben bu seriyi o kadar çok seviyorum ki önerdiklerimin başında gelir, hâlâ öyle ama bu kitapsız. Lisbeth'in bu kez neler neler yapacak diye çok merak ederken sanki geçiştirilmiş bir şekilde yazılmış. Goodreads'te bir yorumda Lisbeth'i bu kitapta çocuk bakıcısı olarak gösterdiğini yazmıştı birisi o kadar çok katılıyorum ki. Boşa okuduğumu hissediyorum ama okumasam da çok merakta kalacaktım. 


Ruhlar Evi - Isabel Allende

   Çok önerilen ama zor bulunan kitaplardan birisi. Bulunca alıp, uygun bir zaman için beklettiğim kitaplardan birisiydi. Yazar yaşadıklarını ele alırken onları okuyucuya 'büyülü' bir şekilde sunuyor. Şili'nin ilk sosyalist başkanı olan Salvador Allende ile yazarın babası kuzenler ve başkan devrilince aile sürgün ediliyor. Daah sonraları ülkesinde kalan büyükbabasının hasta ve ölmek üzere olduğunu öğrenince büyükbabasına ulaşmayacağını bilerek mektuplar yazıyor ve mektubun ilk cümlesinin nereden geldiğini bilmemektedir: ''Barrabas bize denizden geldi.'' Yazmayı bırakmayan Allende, sayfalarca mektup yazmıştır ve sonunda yazmak için doğduğunu anlamıştır. Elimizde de Ruhlar Evi gibi bir kitap vardır. 



   Goodreads'te yorumlara baktığımda Dublörün Dilemması'ndan daha zengin içerikli olduğu yazılmış. Maalesef o kitabı okumadığım için bu farklı anlayamıyorum. Kurgusu güzel, kelime oyunları güzel ama bir kaç yerde zor ilerlediğim bir kitap oldu. Dublörün Dilemması'nı okuyup sonra bunu bir daha okusam daha iyi olacak sanırım. 


   Ağustos ayı Orphan Black ile geçti desem yeridir. 2.,3. ve 4. sezonunu büyük bir merakla izledim. İlk sezonu çok çok hızlıydı ve bu yüzden sezonlar geçtikçe hızında da düşüş oluyor. Dizi 5. sezonluk gözüküyor ama 4. sezonda da bitirebilirlermiş gibi bir izlenim verdi. Aksiyonu, sorusu ve ilginç karakterleriyle bol bir dizi.


   Kızlar gecesi için hafif bir film ve yer yer eğlenceli bir film. Bazen çok sıksa da ışıklarla dolu bir sahnesi vardı, çok güzeldi. Filmi çok sevmesem, filmdeki ev ortamlarını ve mekanları çok beğendim. 
Elbette arada böyle filmlere de ihtiyaç duyulabiliyor. 


   Eddie Redmayne'e her rol nasıl yakışabilir. Filmi de çok beğendim ve neden sinemada izlemedim ki!


   11.22.63 Stephen King'ten okuduğum ilk kitaptı ve çok beğenmiştim. Mini dizisini izlerken de aynı keyfi aldım çünkü başarılı bir uyarlama olmuş. 1960larda geçen bir dizi olur da ben nasıl sevmem. Kostümler, oyuncular, mekanlar çok iyiydi ama 8 bölümlük dizinin en dikkat çekici unsuru o mükemmel arabalardı. Her araba ayrı ayrı hayran olunası şekilde diziye yerleştirilmiş.


   O kadar hızlı ilerleyen bir dizi ki! Her bölümünün 20 dakika olması ve anında diziye bağlaması çok ilginç. 40lı yaşlarında olan Liza 15 yıl ara verdiği yayıncılık sektörüne dönmek istiyor ama işe kabul edilmiyor. Arkadaşı Maggie neden kendini 26 yaşında göstermiyorsun der ve Liza o şekilde yaşını küçülterek işe kabul edilir. Yayıncılık sektöründe geçmesi ve bazı karakterler bana Ugly Betty'i çok anımsattı ve bu yüzden de çok sevmiş olabilirim. New York'ta geçmesi de ayrı bir güzel. Çok keyifle izlediklerimin arasında. 


   Lizbon'a Gece Treni'ni okuduktan sonra film uyarlamasını daha fazla merak etmiştim. Film uyarlaması güzel ama kitabı o kadar dolu ve zor ilerlerken film biraz hafif geliyor. Bu yüzden filmi izlerken kitabı çok düşünmemek gerek. Böyle olması da çok doğal çünkü kitap ve film ayrı medyumlar. Her ikisinin de keyfi çok ayrı tıpkı Lizbon'a Gece Treni gibi.


   Blog dünyası yeni yeni yükselişe geçmişken bir yemek blogunun zamanın ünlü aşçısının yemek kitabındaki tüm tarifleri 1 yıl içinde yapıp bloguna yazmasıyla ilerleyen birisi Julie. Keyifli ve yemek dolu bir film ama bana göre biraz da eksik gelen bir filmdi. 


   O kadar güzel bir animasyon ki her sahnesinin çizmileri hayranlık uyandırıcı. Bu filmde deniz kızı yok fok kızı var ve kurgusu da çok güzel ki ben burada uzun uzun yazmak istemem. 


   Sinemada izlemeyi kaçırdım ama gitmesem de olurmuş sanki. Emilia Clarke'i çok beğenirim ve onun için izlemeye başladım ve Sam Claflin ile ne kadar güzel bir çift olmuşlar. Kitabını tam film çıkmadan okuyunca filmi sanki daha çok beğenirim sandım çünkü kitaptan o kadar da memnun değildim ama film bitince kitap mı film mi diye tercihim de film kıl payı oylamayı kazanır gibi geliyor. 


   Younger'a benzer diziler ararken bunu buldum ama hiç sevmedim. Karakterler hep içinden konuşuyor ve bir türlü ısınamadım. Zaten 1 sezonmuş ve bölümler de 20 dakika olunca bir iş yaparken yanında izlemek için izledim.