27 Nisan 2014

Günahkar - Tess Gerritsen (Rizzoli & Isles #3)



Martı Yayınları
416 Sayfa
19 Tl

  Instagramdan @hsnklync ile Tess'in Rizzoli&Isles serisinin üç kitabını birlikte okuyacağız. Çok önce sözleşmiştik. Günahkar ile başladık sonunda. 
  
  Cerrah ve Çırak'tan sonra daha sevdiğim bir kitap oldu. Dr. Isles'ı daha fazla görmek ve bilmek seriyi daha da güzelleştirmiş. İki zıt kadının birbiriyle çalışması zor bir durum. Isles'ın  sahip olmak istedikleri yönde Rizzoli de var, Rizzoli'nin Isles'da. 

  Kutsal mekan olan manastırda cinayet işlenmesi bir telaş oluşturur. Ama cinayetlerin nedenleri daha ilginçtir. Açıkçası hala benim için mükemmel bir gerilim oluşturmuyor ama çok fazla merak ettirip ilerlemesini seviyorum. 


Fotoğraf hsnklync'nun ^-^

26 Nisan 2014

Kitap Alışverişi #18


  Önceki alışveriş yazısında yüklü bir alışveriş yazısı geliyor demiştim ve işte geldi. Bu kitapların içinde beni çok çok mutlu eden kitaplar var. 


  Birincisi ile başlayalım, Binbir Gece Masaları. D&R'da gezerken paypal ile ödeyince 15 liralık indirimi görüp bi bakıyım taksit oluyor mu derken meğersem olmayıp direkt almışım. Eğer böyle almasaydım sanırım alamazdım bir süre. Yapı Kredi'nin bu kitaplarına bayılıyorum. Bir de Sabahattin Ali'nin bu ciltli halinden alasım var, bakalım.


  Kitap dar ve küçük boyutta. Bir cildi yaklaşık 1500 sayfa. İki cildi 3000'i geçiyordu.Yapı Kredi'deki diğer Binbir Gece'nin ciltlenmiş haliymiş bu hali. İkisinde kısaltma yok tam metin.


  Kağıdı çok güzel, ince kaygan 1.Hamur ya da daha değişik bir adı var sanırım. Şimdi hiç aklıma gelmedi ve adını bulamadım. Puntoları haliyle hafif küçük. Bu kitaba sahip olduğum için çok çok mutluyum.


  İlknokta'da Tolkien'in bu kitabında gözüm vardı. Hazır arkadaşım için hediye alırken o siteden hemen bunu da attım sepete. Vampire Knight izlediğim sayılı animelerden ve aşık olduğum animelerden. Mangalarını okumayı çok istiyordum. Çünkü animenin 3.sezonu bir türlü çekilmedi sanırım. Arkadaş Kitabevinin sitesinde 6 kitaplık setinin %50 olduğunu görünce elbetteki aldım. Okuyup animedeyi izlediğim o anlara dönmek istiyorum.


  Noel Baba'dan Mektuplar kitabının içinden bir kaç sayfa...


  Arkadaş Kitabevinin sitesinde gezerken Akılçelen'de %30 indirimli olduğunu gördüm. Bu kitapları almak için büyük bir fırsattı hem de zaten kargoyu ödemeyeyim yerine kitap alayım için en iyi seçenekti.


  Çizimleri George R.R. Martin de görüp onaylamış. Diziden etkilenip farklı bir şekilde karakterler görmek biraz tuhaf olsa da dizideki gibi olsaydı da bir anlamı olmazdı zaten.


  J.P. Sartre'nin Uyanış romanı bende varmış eve gelince hatırladım. Ama bu kapağı ikinciyle uyumlu yapmışlar o yüzden öbürü hediye oldu. Bu serinin gerisini bulabilecek miyim bakalım. 

  Anna Karenina ise evvel zaman için birinci cildini almıştım ama ben onu tek 1 ve 2. cilt bir arada görünce tek kitapta topladıklarını düşünmüştüm ki ta ki Tumblr da  ikinci cildi kitap 3 ve 4. cildi görene kadar. Off şimdi ben ne yapacağım acaba fotoğrafın sahibinden isteyip satın alsam mı diye düşündüm ama bu biraz yüzsüzlük olurdu. Sonra sitelerde gezdim aradım taradım yok, vazgeçmişken Tumblrdan mesaj geldi Anna Karenina için. Hem de o baktığım fotoğrafın sahibinden çok şaşırmıştım. En sonunda ikimizde birbirimize vermedik ben veremezdim ama onun bana vermesini isteyemezdim çünkü belki bir gün karşısına aradığı çıkar ve pişman olabilirdi. Onun bulduğu link sayesinde gittigidiyorda şansıma sadece bu cildi satıyordu birisi hemen aldım. 


  Han Kitabevine uğradığım sırada aldıklarım. Guguk Kuşu'nu zaten alacaktım geriye kalanlar öneri sayesinde aldım.


  Desiree bende başka bir yayınevinin şömizsiz hali vardı ama bu şömizi görünce alıverdim hemen. Steinbeck bulunca yine aldıklarımdan. Silahlara Veda ise morrjenin yazısını yayınladım diye bana hediye ^-^



  Goethe'nin kitabı Kitap Ağacı buluşmasında çekilişle morrjenin kitabı bana çıktı. Yani gün içinde ondan 2 kitap aldım. Diğer kitap ise fotoğraf yarışmasına katıldım diye yazarın kitaplarından hediye.


  Sabahattin Ali'ler okundu bile. Amin Maalouf kitabını birisine hediye almıştım ama sonra vazgeçtim kendime almış oldum :)

  Yine boş durmadım bunların üstüne bir daha alışveriş yaptım off :(

Canım Aliye, Ruhum Filiz - Sabahattin Ali



Yapı Kredi Yayınları
155 Sayfa

  Geçen ay Sabahattin Ali ayı oldu resmen benim için. Kitap Ağacı üyeleriyle yaptığımız Kitap Fidanı ile hep beraber bu kitabı okuduk. Sabahattin Ali yazdıklarıyla herkesi büyülerken eşine ve çocuğuna yazdığı mektuplarla çoğu kişiyi eritmiştir.

  Mektuplar gerçekten romantik ve insanı eriten cinsten. Böyle güzel sözleri nişanlısına yazmışken okuyucu olarak burada ben mahvoldum :) Mektuplarda ilk başlarda nişanlılık döneminde sevgi sözleri hakim, ilerleyen zamanlarda da keza öyle. Sevgi hep hissediliyor. Ama dönem koşulları Sabahattin Ali'nin yazıları yüzünden içeri alınması, yazılarının yayınlanmaması geçim sıkıntısını ortaya koyuyor. Sabahattin Ali eşine şu parayı şuradan al şuraya ver, bir kısmını kendine ayır olarak değişiyor. Peki malum sondan sonra ne oluyor? Acaba ne yaptılar ne ettiler nasıl geçindiler diye düşünmeye başladım. Fakat Filiz Ali'nin başarılı kariyerini görünce elbette seviniyorum.

  Bir kaç saat içinde bitebilen mektuplardan geriye bir süreliğine sevgi dolu, ferah duygular kalıyor.


Düş Yollarda Kırıldı - Bülent Şenocak



Goa Yayınları
208 Sayfa

  6. Kitap Ağacı Ankara buluşmasında konuk Bülent Şenocak idi. Daha önceki yazarlı buluşmalarda yazarların kitaplarını okuyup gitmemiştim bari bu kez okuyayım dedim.

 Kitap gerçek kişilerin olaylarına dayanan bir olay çevresinde gerçekleşiyor. Cumhuriyet'in daha kurulmadığı ama kurulması yakın olan zamanlarda geçiyor. Böyle söyleyince belki biraz savaş belki de daha tarihi olduğu söylenebilir ama benim için daha çok anı niteliğinde. Yazarın uzak akrabalarının başından geçiyormuş olaylar. İlk başta Selanik'te yaşayan Müslüman olmayan bir genç kız ve Müslüman olan bir adamın aşkından bahsediliyor. İşte sevdiğim hikayeler derken olay bambaşka yere dönüyor. 

  Karakter sayısı aşırı derece de fazla. İlerledikçe daha da zorlaşıyor, yeni bir sürü karakter... Bu olay bence şuna dönmüş hani uzaktan akrabalarımız olur; işte bu kişi annemin dedesinin kız kardeşinin torunun dayısının oğlu gibi saçma yerlere uzanır. Ama o akrabayı anlatan kişi için karmaşık değildir çünkü biliyordur. Bu kitapta da öyle bana göre sunum yaptığında fark ettim. Yazar herkesi tanıyor biliyor, aktarıyor ama bu akrabalık derecesini bilmeyenler için olay dıdısının dıdısının dıdısına (böyle derlerdi böyle yazayım) dönüyor. Yani kitabın ilk başlarını sevmiştim tam istediğim gibi devam ediyordu ama sonlarına doğru çorba oldu karıştı. 

Nuh: Büyük Tufan


  Fragmanını görüp gitmek istediğim filmlerdendi. Imax seçeneğini görünce de atladım resmen lakin umduğumu bulamadım. Tabi bunun biraz da salonun kalabalık ve sadece önlerden yer bulunca başımı arkaya yaslayarak izlememden de olabilir. Filmlerde korkunç sahne olursa gözlerimi kapatırım ama bu filmde ürkebileceğim sahneler fazlaydı bu nedenle ara sıra başımı kaldırarak izledim :p 

  Filme gidenlerin yorumlarına bakınca seven de var sevmeyen de ilk yarıyı sevip diğer yarısını beğenmeyen de var. Ben de sanırım ilk yarıyı sevip ikinci yarıyı sevmeyenlerdenim. Oyunculukarı beğendim ama filmin sevmediğim yönleri şöyle pat diye yılan sahneleri geliyor koca ekran da en öndeyken ve imaxdeyken elbette bu sahneleri sevemedim. Stop motion ile çekilmiş sahnelerde midem bulandı, ağaçlı sahnelerde de öyle ama bunların sebebi elbette imax ve en önlerde oturmam. Bence Nuh Tufanı fena anlatılmamış, elbette dinlere göre değişebilecek durumlar mevcut olabilir, sadece film olarak izledim. Ayrıca gemiyi o şekilde beklemiyordum o ilginçti. 

  Spoiler sayılabilir *** Üzüm suyunu şarapmış gibi gösterip Nuh'u sarhoş etmeleri beni benden aldı.***



Semaver / Kumpanya - Sait Faik Abasıyanık



Varlık Yayınları (1965)
321 Sayfa

  Bu kitabı Ankara Kitap Fuarında dolaşırken rastladım. Hatta günün ilk müşterisiyim diye kitabı bana 15 liraya verdi abi. Almanın sevinciyle dolanırken Pinnucia görünce "Aaa, ben bu kitabı 5 liraya aldım" demesiyle moralim sıfır olmuştu. 

  Yine moralimin bozuk olduğu zamanlarda bu kitaba başladım. Semaver ve Kumpanya olarak ayrılan bu iki kısımdan Semaver kısmının içine giremedim. İlk kez Sait Faik okuyunca bir alışma dönemi yaşadım. Sade, sıradan, hayattan insanları öykülerinde anlatan Sait Faik'i okudukça sevdim. En sevdiğim öykülerde Kumpanya kısmıydı. Yüreğe dokunan öykülerdi bunlar. 

  En vefalı arkadaşlarımız kitaplardır. 1965'lerin Ses dergisinde böyle bir sayfa görünce moralimin bozuk olduğu günlerde benim de en vefalı arkadaşım Sait Faik'in öyküleri oldu. 

 Bahar Okuma Şenliği'nin de öykü kategorisindeki kitabı okuyarak şenliğe başladım. 


23 Nisan 2014

Mart Nisan Dergileri


  Bir zamanlar dergi yazılarım vardı. Takip ettiklerimi hep aldım ama tam anlamıyla okumaya fırsatım olmuyor :/ Kaç aydır okunmayı bekleyen dergilerim var. Artık takip ettiğim 4 dergi var. Sabit Fikir'i hep okumayı istiyordum ama bir zamanlar alması zordu. Şimdi D&R'larda kolayca bulunca hemen alıyorum. Dergi tasarımı incelemeleri çok güzel.


  Özellikle bu sayfalarına bayılıyorum. 


  Aldığım dergilerden biri Hot English. Fiyatını pahalı bulsam da (18,5 Tl) İngilizce çalışmak için keyifli bir dergi. Oturup çalıştım mı evet başlamıştım ama araya işlerim girince istediğim gibi bakamadım. Şimdilik alıp bir göz gezdirip kenara atıyorum. Yanında CD'si de var, listening için. Güncel konulara, filmlere dayanması çok hoş. 


  İçinden birkaç sayfa. 


  İngilizce için iyi bir dergi seviyesi genel de temel ve orta ve orta üstü gibi.


  Grafik tasarım dergisi hep alınanlardan. Bu fotoğraf dergisini ise arkadaşımda görmüştüm. Özel sayı imiş temel ipuçlar  için kaynak gibi. 


  Photoshop için tek tek açıklamışlar.


  Ya da nasıl çekersek daha iyi gibisine öneriler. Ankara'da sadece Cepa var dedi arkadaşım geri kalan yerleri bilemiyorum. 

19 Nisan 2014

Sırça Köşk - Sabahattin Ali



Yapı Kredi Yayınları
141 Sayfa

  Kitap Ağacı'nın Şubat kitabı idi. Aslında okumayacaktım ama buluşmaya okumadan gitmek istemedim. Çünkü Sabahattin Ali hakkında konuşulacaktı. 7 Mart'ta hemen buluşma öncesi okuyup bitirdim. Sabahattin Ali ne yazdıysa severim artık. Okudukça daha çok bağlanıyorum. Öykülerini okudukça neden böyle karamsar şeyler yazdığını, dönemin özelliklerini, yaşanan olayları öykülerinde gördüm. Ah keşke biraz daha yaşasaymış gerçekten daha neler yazarmış kim bilir? Daha yazılacak neler var da insan kilitleniyor. Sabahattin Ali diyorum ve başka bir şey diyemiyorum. 


Güzel ve Çirkin


  Canımın çok sıkıldığı bir gündü. Ne yapsam ne etsem bilemiyordum. Sinemaya gitmek istiyordum ama vizyonda pek beğendiğim bir film yoktu. Sonra o gün Güzel ve Çirkin'in vizyona gireceğini anımsadım. Tam istediğim bir film masalsı, fantastik, büyülü bir film. Böyle gitmeyi istediğim filmler ne hikmetse Ankamall'de olmaz ve sinir krizi geçirirdim. O gün yine öyleydi ne Ankamall'de ne de evimin yakınındaki sinema salonunda gösteriliyordu. Gitmek ve dönmek için maalesef dolambaçlı yollara sahip sinema salonlarından birini seçmem gerekiyordu. Seçimimi yapıp seansa yetişmeye çalışıyordum, internette altyazılı gibi gözükse de bileti alacakken dublajlı olduğunu gördüm ve o gün için bu filmi izlemekten vazgeçmiştim. 

  Birkaç gün sonra yine düştüm yollara, orası da dublajlı değildir umarım diye gidiyordum. Bu filmi izlemek için derse girmekten de vazgeçmiştim. Altyazılı olduğunu teyit ettirip biletimi arka sıralardan aldım. Salon da iki çift ve bir de ben gözüküyordum. Salona girdim arka taraftan çok yukarıda gibi izleyeceğimi düşünüp ön sıralara geldim. Oturdum filmi bekliyorum. Mısır almayacaktım ama bugün keyif yapıyorum mısırı da alıp keyfimi arttırmalıyım dedim. Aldım, yerleştim iyice yerime. Sonra gelenler kapıdan girince bana bakmaya başladılar. Tek başına sinemaya gittiğimde bazen yadırganıyorum. O gün yine öyle bir gündü. Gelenler hep çiftti. Neyse onlar geride beni umursamazlar derken üçüncü bir çift gelip tam arkama oturdular. O yüzden hep bir ufak rahatsızlıkla keyif yapmaya çalışıyordum. Ama filmden bir saniye bile gözümü ayıramadığım için salonu unutup ön sıralarda sadece ben ve film vardı...

  Buraya kadar okuduysanız sabırlı biri olduğunuzu söyleyebilirim sanırım :) Böyle bir film için ben de bu filmi izlemek için neler yaşadığımı hafif masalsı bir dille anlatayım dedim. Daha da uzatmadan filme giriş yapıyım. Masalı daha önce tam anlamıyla okuyup öğrenmemiştim. Sadece Disney'in filmini izlemiştim küçükken onda da sanırım ortalarına hep denk gelmişim çünkü masalın başını hiç bilmiyormuşum, film sayesinde öğrendim. Film kesinlikle görsel bir şölen tek beğenmediğim yanı güzel ve canavarın aşkının çok çabuk gerçekleşmiş gibi gösterilmesiydi. Onun dışında çok çok beğendim. Kıyafetler, dekorlar, görsel efektler çok güzeldi. Bu film bana göre tam bir kapalı hava filmi. Karanlık havalarda oturulup izlenilesi. İzlemek için zorlu yollardan geçsem de yargılanan bakışlara katlansam da gittiğime değmiş...

24 Saat Açık Kitapçının Sırrı - Robin Sloan



Trend Yayınevi
296 Sayfa
23 Tl

  Kitap Kardeşliğinin Mart kitabı idi. Kitabı ilk gördüğümde adıyla kesinlikle ilgimi çekmişti, kapağı da tatlıydı. Ama sonra baktığımda daha da güzel kitap kapakları olduğunu görünce bu kapağı biraz beğenmedim. Kitap alınacaklar listesinde yazılıyken hazır Kitap Kardeşliğinde seçilmişken okuyayım dedim.

  Bir kitapçı neden 24 saat açık olur ki düşüncesi ve bir kitapçı dükkanında geçenleri okuyabilmek fazlasıyla merak uyandıran bir olgu. Arka kapağı okumadan önce hemen aklımda büyüyle ilgili fikirler oluşarak kitabı fantastik türe doğru yolluyordum. Arka kapaktan sonra "Hmm demek teknoloji, ilginç. Hem teknolojiyi severim hem kitapları. Acaba nasıl bir şeyle bağlayacak?" cümleleriyle kafamda soru işaretleri oluşup kitabı okumaya hazırdım.

  Bu soru işareti siz de de oluşabilir diye teknolojiyle nasıl bağlıyor kısmına girmeyeceğim. Tahmin edemeyeceğim bir konusu vardı ve beğendim de. Kitap okudukça beni araştırmaya sevk etti. Acaba şu gerçek bir şey olabilir mi, bundan var mıdır gibi sorulara yöneltiyor. Beyaz Kitaplık'ın yaptığı araştırma da okuyanlar için bir cevap niteliğinde yazı olmuş. Kitabı beğensem de okuduğum zamanda beni içine çekemedi tatmin olarak da bitiremedim. Yine de aklımdan çıktığı için seviniyorum. 


11 Nisan 2014

Kitap Alışverişi #17


  Bu yazıdan sonra gelecek kitap alışverişi yazısından sonra sanki burada çok bir şey almamışım gibi olmuş. Yıl sonunda frenlemiştim kendimi ama bahar geldi bile diyerek abartmaya başladım yine. 


  Kitap Ağacında Morrje bizi Aksoy pasajındaki bir sahafa götürdü. Aksoy pasajına girmeye korkuyordum çünkü bana çok tenha geliyordu neyse ki artık rahatça girebiliyorum. İki Esir'in kapağı harika olduğu için aldım ve kapak sanki daha yeni basılmış gibi o kadar harika durumda sadece yapraklarının cildi gitmiş onu da yapıştırdım halloldu. Altın Kitaplar'ın Nobel kitapları denk geldikçe alıyorum ve burada benim payıma Hermann Hesse düştü. 


  Bu kitapları ben almadım ama almayı çok istediklerimin arasındaydı. Küçük bir kitap grubumuz var herkes istediği kitapları yazıp aramızdan bir kişi aldı ve paramızı ona verdik. Yani kendi kendimize sürpriz kitap gibi bir şey oldu. Erebos'u almak için çok erteliyordum görünce çok çok sevindim. Ötekiler Arasında çıktığı anda merak ettirdi alacaktım ama bekletmiştim yine bu kitabı da görünce ayrı sevindim :) 


  İlk fotoğrafta Kültürün Özelleştirilmesi diye bir kitap var. Onu ders için alcaktım kitapyurdunda iyi bir indirim olunca oradan alıyım dedim. Kitapyurdundan almamım bir nedeni ise Sandman'ı alabilmek çünkü diğer sitelerde satışı pek yok. Sonra 24 Saat Açık Kitapçının Sırrı Kitap Kardeşliğinin Mart kitabıydı. 


  Kitap Ağacı'nın Mart buluşmasında konuk Deniz İrfan'dı. Öncesinde almadım elimde çok kitap var diye ama buluşma da sevenlerin olduğunu çok görünce aldım gittim. Düş Yollarda Kırıldı ise Nisan buluşması konuğunun kitabıydı. Bunu bari önceden alıp okuyup öyle gideyim dedim ve aldım ve bitirdim, ben bu yazıyı yazana kadar. 


  Buluşmadan sonra Selene Kitabevi'ne gittik. Tarık Buğra'nın hikayeler kitabı görünce bir ışıldadı gözlerim. Casuslu kitabı da merak ettiğimden aldım.


 Okulda iki yıl önce aldığım bir derste Arkeoloji kitabı kaynak kitabımızdı. O zaman almamıştım ama yaşadığımız toprakların hangi uygarlıkların nasıl özellikleri gibi öğreten güzel bir kitap. Elimde olsun istedim. Öbür kitabı Sait Faik Abasıyanık olunca aldım diyebilirim.

Lego


  Bu filme gideli resmen 2 ay oldu ama hala yazmamışım. Aslında yazılacak daha ne yazılar bekliyor :( Umarım artık hepsini yayınlayıp sonra eski düzenime dönüp bekletmeden yazabilirim. 

  Lego'ya gidesim pek yoktu yani aslında istiyordum ama sinemada gidip gitmesem mi kararsızlığı yaşadım. Sonra arkadaşlarla filme gidelim deyince bunu gidelim dedik ve gittik. İyi ki izlemişim dediklerimden oldu. İlk başta bütün her şey lego olunca önce alışmaya çalıştım ama film o kadar tatlı ki hemen alışıyor. Çok komik ve esprili bir filmdi. Özellikle Batman karakterinin konuşmalarına bayıldım çok güldürdü. 

  Mutsuz olunan bir anda gülümsetecek filmlerden biri. Günümüzde bilinen karakterler olayların esprili bir dille sunulması hem şaşırttı hem güldürdü. Bu kadar beklemiyordum açıkçası, sevdim.